Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Beni de yak...

Resim
sigaranı yaktığın gibi beni de yak…  bir nefeste içine çek beni… içine çek ki bütün ciğerlerinde kaybolayım senin… sigaradan aldığın o keyfi benden de almanı isterim son bir kez… bende o keyfi doyasıya yaşamak….  en son nefesi çekip bir kenara fırlatana kadar….

Bazen...

Resim
Bazen yanılabilir. Bazen susar. Bazen konuşmak ister. Bazen dinlemek ister. Bazen yalnız kalmak ister. Bazen arkadaş ister. Bazen gitmek ister. Gider bazen. Bazen gidemez. Bazen hiç gidememekten korkar. Bazıları sonsuz neşeye dolar. Bazıları sonsuz geceye. Bazen ölürsün. Bazen ölemezsin. Bazen bütün koşullar uygunken bile ölemezsin. Bazen kendinden uzaklaşmak ister insan. Bazen gidersin, sırf dönebilmek için. Bazen ağlarsın bayağı. Bazen ağlayamıyorsun bayağı bayağı. Bazen içiyorsun, bazen çok ama çok fazla içmek istiyorsun da …bazen sen zaten içmeye gidiyorsun. Bazen Acıbadem’den bir taksiye biniyorsun, Kadıköy diyorsun. Bazen yüzüne bile bakmıyor. Bazen bir kadın geliyor oturuyor karşına… ve ağlıyor. Kadınlar hep ağlıyor. Bazen bir kadın sana… “En çok korktuğum şey, bir kadının göz yaşıdır” diyor, kendi adına. “Eğer çok sevdiysem” diyor… “Eğer çok sevdiysem…” Oysa bilmiyor ki, sevmek de bir… An’a ait. (Kaybedenler Kulub

Ne kaldı...

Resim
umutlarımı da aldın giderken… ne kaldı elimde??? bir avuç gök yüzü dışında? onuda mı istiyorsun benden? al senin olsun… ben yine kendime yeterim en sonunda….

Bir umut...

Resim
bir umut bekliyorsun gelir diye… ama gelmeyecek… hayat sen sırf sen istedin diye getirmez onu geriye… aksine daha çok uzaklaştırır senden… bekleneni bu kadar özel kılan şey nedir? sana yaptıkları mı? yoksa sana çektirdikleri mi? yoksa sevgisi mi? hangisi olursa olsun gerçek değişmeyecek…. gelemeyecek…

Hangimiz özgür...

Resim
Özgürlük… hangimiz özgür? yada hangimiz bir çocuk kadar özgür? mutluluk çocuklukta mı kaldı sadece? insan büyüyünce mutluluğu ve özgürlüğü çocukluğunda mı bırakıp büyür? her yaş basamaklarını tırmanırken geride kalan basamaklarda düşürdüklerimize hiç baktık mı? kaçan fırsatlar gibi çocukluğa geri dönme şansımız kalmaz… içinde bir çocuk hep var derler ya… işte o çocuk saklanıyor şuan ve sen onu nasıl bulacaksın? elma dersem çık armut dersem çıkma mı diyeceksin? ama bunu senin değil bir başkasının söylemesi lazım… o kişi kim? nerede? ve şuan ne yapıyor? bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o kişi gelmeden o çocuk ortaya çıkmayacak mutluluk ortaya çıkmayacak ve özgürlük gelmeyecek………..

Yorgun...

Resim
bu beden o kadar yorgundur ki nefes almak bile acı verir hale geldi… bu kadar yoran hayat mı? yoksa gelmeyeceğini bile bile beklemek mi yorar insanı? ruhum senden çok uzakta biliyorum o yüzden midir sana doğru kürek çekmelerim ruhlar denizinde… 

Kanser...

Resim
içimde çalan hep aynı şarkı aynı sözler… günlerimi fon müziği eşliğinde yaşıyorum sanki… belkide bir uyuşturucu beynimde çalan şarkı… unutmak için yada önemsememek için… unutmak istemeyip aksine hatırlamak istiyorum belkide… ben hatırlamak isteyince daha çok uyuşuyor beynim… hisler anlamsızlaşıyor bakışlar belirsizleşiyor… bu uyuşukluk daha ne kadar sürecek… bilmiyorum… bir virüs gibi yayıldın vücuduma öldüremiyorum seni… kanser gibi mücadele ediyorum ama sonunda yenik düşeceğim sana… 

Gitmeler...

Resim
dur dur…. bu sen değilsin giden… olsa olsa benimdir… sevdiğim kadar da nefret ediyorum senden… istanbul’dan… artık sevinçten çok keder kaldı elimde… biraz nefret birazda kızgınlık… işte bu yüzden gidiyorum… bütün biriktirdiklerim sırt çantamda artık ben nereye onlarda oraya… mutluluk bir kelimemi yoksa bambaşka bir şey mi? asıl cevap aranan soru bu sanırım… gitmeler bunu bulmak için… 

Gün Batımı...

Resim
gün batar umutların tükendiği gibi… 

Umut...

Resim
yoruldum artık… bir şeylerin olmasını beklemekten… bir şey olacaksa ya şimdi olmalı yada hiç olmamalı… isyankar ruhlarız biz hiç elimizdeki ile yetinemeyen elimizdekini beğenmeyen daha iyisini isteyen… beklenen nedir? bir mesaj yada bir cevap yada ne bileyim bir olay mı? beklenen bir umut mu? umut ? bir umut var mı hala?  

Biteceğini Bile Bile...

Resim
her doğan bir gün yeni haberler müjdelemek için doğmaz mı zaten? yeni başlangıçlar yeni umutlar yeni kalp atışları yeni sevmeler yeni acılar için…. batan güneş bunları bitirmez mi? biteceğini bile bile neden yeniden başlarsın ki? neden sonucunu bildiğin şeyleri yapmaya devam eder insan? sanırım biliyorum acı çekmeyi seviyor insan bunun başka bir açıklaması olamaz…..

Sil Baştan...

Resim
Sil baştan başlamak gerek bazen… hayatı sıfırlamak… herşeyi unutmak… son zamanlarda yaşadıklarım veya hissettiklerimin çoğu ağır geldi bana… bunları hakettim mi diye her sorduğumda bir cevap bulamadım… cevap bulmaktan da yoruldum zaten… baştan başlamak herşeyi silmek kolay mı bunun için bir düğme var mı? bu kadar kolay olsa herşeyi sıfırlamak olmamış gibi eski haline getirmek kolay mı? bu kadar kalabalık için  tek başına olmak sanırım en kötüsüde bu… herşeyi silememek ve hatırlamak ruhu acıtır… ruhu acıyan bu acıyı nasıl giderebilir? uzağa giderek mi? tek çözüm ölüm mü? yada bir şeyi sona erdirmek gibi insanda kendini sona erdirebilir mi? bu soruyu çok sordum kendime bu kadar kolay mı?? bu olsa olsa korkaklıktır… pes etmektir… 

bu bir son mu? başlangıç mı?

Resim
martı gibi süzülmek sonsuzluğa… asıl bu kadar basit… ve bu yolun başındayım film şerdi misali gözlerimin önümden yaşantım bu sefer geçmiyor… gördüklerim süzülmeye başlamadan önce kanatlanıp en yükseğe çıkıp parçanın bir bütününe bakmak… bütün özet bu aslında yaşananlar… bir ömür bu kadar kolay tüketilip elde kalan bir bütün… yukarıdan görünen sadece acı… yükseldikçe acı dahada büyüyor küçüleceğine… kabus dersin ama kabus değil… kaçmak istersin ama kaçamazsın… artık yüzleşme vakti… bu bir son mu? başlangıç mı?

Sorular (2) ...

Resim
Neden imkansız olanı severiz? neden ulaşılmaz olanı elde etmeye çalışırız? dönmesini neden isteriz gidenin? bıraktığı şey nedir? neden bu ısrar? neden bu ayrılıklar? neden götürmez giderken bıraktıklarını? nedenler bitmez cevaplar bulunmaz bilinmez… arama devam eder ama nereye kadar? bir başkası çıkıp gelinceye kadar mı???

Sorular (1) ...

Resim
imkansıza inanmak umutsuzu umut etmek… güzel olana ulaşmak neden bu kadar zor yada ulaşılmaz… ummadığı bir anda hayat yüzüne güler insanın peki o zamana kadar yaşadığı hayal kırıklıklarını üzüntülerini kim tamir edecek? kaybedilenleri kim bulup getirecek? bazen böyle soruları sorarız belki gereksiz belkide gerekli sonuç itibari ile cevapları bilmediğin için sorarsın cevap verecek birini bulmak için ama yok öyle birisi… sadece kendin söyleyip kendin duyduğun bir dünya burası sadece kendinle başbaşa kaldığın kimsenin umurunda olmadığın sadece bir başına kaldığın bir dünya… içimi acıtan nedir? söyler misin bana? nedir beni bu kadar üzen? nedir yalnızlığa sürükleyen beni?????????

Umudunu Kaybetme...

Resim
Pes mi ediyorsun? peki neden? yolun ne kadar uzun olursa olsun hayat ne kadar zor olursa olsun pes etmeyeceksin inadına kovalayacaksın inadına peşinden gideceksin… unutma ki mutluluk yolun sonunda mutluluk orada seni bekliyor olacak... sadece umudunu kaybetme ne olursa olsun...

Karanlıktan Aydınlığa...

Resim
yollar vardır önümüzde… kimisinin nereye gittiğini biliriz ve o yöne gidiyoruzdur… peki görüp de cesaret edemediğimiz yollara ne zaman gideriz? yada sonunu görmediğin yola gider misin? hayat bu aslında bir yolda gidiyorsun ama o yolun nereye gideceğini bilmiyorsun seni nereye hangi sapağa hangi dönemece götürdüğünü bilmiyorsun kimi zaman koşuyorsun kimi zaman duraklıyorsun… bense durmadan koşuyorum sonunda yol bitiyor ve az kaldı görüyorum bu sonu   o son anda içime dolan huzuru hissedebiliyorum artık… aydınlıklar içinde karanlığa gider insanlar ben ise karanlıktan aydınlığa gidiyorum uçarcasına….

Kimsesizim...

Resim
Kimsesiz bir çocuğum ben… beni ne görebilirsiniz nede duyabilirsiniz halbulki ben bağırıyorum yalnızlığımla duyuyor musun??

Bekleriz...

Resim
Bekleriz… gidenlerin geri gelmesini… Uzaklara dalıp dalıp düşünürüz yaşananları… çoğu zaman gidende geri gelmez… öyle uzun uzun bakarsın bir umut gelecek diye… Yaşadıkların bir ömürdür aslında geriye baktığında… film gibi fotoğraf karesi gibi… ama hepsi o anda kalmıştır hatırlatması içindir o kayıtlar… yaşananları güzellikleri… Yine her zaman olduğu gibi bir umudum var hala….

Yoruldum...

Resim
o kadar yoruldum ki artık bırak beni gideyim…. aramaktan bıkmış usanmış bir adam artık daha ne yapabilirki? hani bir ışık arar ya insan bir şeylere inanmak için o ışık zaten hiç yanmamıştı ki… karanlıktan aydınlığa çıkar ya insanlar ben aydınlıktan karanlığa doğru gidiyorum gaz pedalına ağır bir taş koymuş şekilde………

Çocuk olmak istiyorum...

Resim
kurduğum cümlelerdeki noktalı noktalı yerler ne zaman doldurulacak benim? aksine cümlelerimde ki noktalı yerler daha da çoğalmaya başladı… işler gün geçtikçe düzelmesi yerine gün geçtikçe daha da kötü olmaya başladı… farkında olduğum sebepler bir bir elimden gitmeye başladı hemde dur durak bilmeden… sıfırı tüketince ne kalacak elimizde? eksi hanelere geçebilir miyiz? bir insanın eksi notu olunca o dersten nasıl geçer ki? çocuk olmak istiyorum tekrardan… vurdum duymaz her istediğini yaptıran istediği şey uğruna çılgınca ağlamak avaz avaz… ancak bu şekilde tekrardan başlayabilir insan… hiç bir şeyi takmadan bu kadar soru sormadan….

Papatya Falı...

Resim
 aslında papatya falları gibi değil mi seviyor yada sevmiyor bütün mesele bu mu? ya bu falın sonucunda sevmiyor çıkıyorsa ayrılık çıktığı gibi… o zaman tutunacak ne kalacak yapacak ne kalacak… herşeyden önemlisi umut var olmaya devam edecek mi? artık hiç sanmıyorum…

Geriye Baktığında...

Resim
Bazen son defa geriye dönüp bakmak lazım… geride bırakılanları yaşanmışları mutlulukları hüzünleri….bazende insan tartabilmeli kendini neydim ne oldumları… geriye baktığında gördüğün sadece mutluluk ise şanslısın hayat sana hep iyi yüzünü göstermiş… geriye baktığında hüznü görüyorsan sadece hayat sana belkide gerçek yüzünü göstermiştir… her tarafın hüzün kaplıysa ve içinden ağlamak geliyorsa ağla doyasıya ağla göz yaşı bitene dek ama bir daha ağlamayacağını bilerek ağla… ve bundan sonra inadına gül… gül ki hayat kiminle dans ettiğini görsün…. 

Kalabalık...

Resim
kalabalığı oldum olası sevmem ama kalabalık bir saklanma yeridir başkalarından… ama kendinden saklanamazsın… çoğu zamanda kalabalıklar arasında yalnızsındır… bu bir arayış mı? bir kayboluş mu? tanıdık yüzler ararsın tanıdık insanlar… yine de yalnızsındır bir tek sen vardır kendin sadece kendin….

Veda...

Resim
sıkıldım artık her şeyden… gitmek istiyorum neresi olursa… durmak acı veriyor burada… sanırım vakit artık geldi… gitmeliyim usulca sessiz sessiz…. o zaman bu bir veda… vedaları beceremem siz en iyisi veda ettim varsayın...

Uçuyorum...

Resim
Uçuyorum  Ama bir kafesteyim  Beni dışarıya salıyorlar uç diye  Niye… Niye özgürlük nerde  Niye… Niye yağmur üstümüzde  Uçtum… Düştüm  Gittim… Gördüm  Dokundum… İrkildim  Büyüdüm… Öldüm  Uçtum… Düştüm  Gittim… Gördüm  Dokundum… İrkildim  Büyüdüm… Öldüm  Kaos bizi içine alıyor  Fırtına kopuyor  Sona yaklaşılıyor  Bir yol var mı? Mert Çetinkaya - Kafes

Hoşçakal...

Resim
iyi olan şeyler bitiyor ve vedalar hep zor oluyor… hoşçakal demek çoğuz zaman insanın içini acıtsa da kaçınılmaz bir son bu hep karşımıza çıkar… ama herşeyin güzel gittiği bir zamanda mutluluğun tadından yenmediği zamanda gelen hoşçakal insanı bitirir iyice… filmlerin iyi sonlarla bitiği dönemler vardı eski türk filmleri ama kötü biten filmleride yakın zamanda gördük… herşeyden çok sonunda insanın içini acıtan şeylerdi aslında bizi üzen ama gerçekten acıtan… çoğu zamanda içten içe isyan edersin bu şekilde olmasın diye sonuç aynıdır acı hüzün ve hoşçakal… Bir ayrılıkta bir ölümde gelen…..

Ömür...

Resim
Ömürde böyle değil mi? Yapraklar gibi önce İlkbaharda doğan ve yeşillenen sonbaharda ise sararıp dökülen…

Sessizce...

Resim
Sessizce aktı gitti yıllar,  Seni hiç uyandırmadan,  Ve bir sabah uyandığında,  Kalmışsın tek başına.

Acı...

Resim
Tutulmayı bekleyen ruhlarımız mı mutlu olmayı isteyen yoksa bedenimiz mi? …. Neden mutlu değiliz biz? Neden bu acı çekme? Acı çektikçe daha da büyüyor yara… peki nereye kadar sürecek bu acı? Ruh bedenden ayrılınca mı?

Beyazlık...

Resim
Hiç düşündün mü geride bıraktığın insanı? Ne hale geldiğini ? Sensizken hayatın nasıl geçtiğini? Ben söyliyeyim nasıl olduğunu… Hayat boş bir defter yaprağı gibi temiz gibi gözüken fakat ölüm beyazı gibi kefenin içinden dışarıya bakmak gibi her yer bem beyaz…. Sanki kör edici bir beyazlık gibi… bir karanlık nokta ararsın çıkışı bulma ümidiyle… bile bile neden karanlığı arar insan beyazın saflığı içinde….

Neredeyiz...

Resim
Neredeyim ben? neredeyiz biz? bir insan uğruna kaybederiz kendimizi… gözlerimizi mi yumarız her şeye? bir şey görmeyiz sadece ondan başka… ve kaybederiz kendimizi… hep onda bulursun kendini ama ya onu kaybedersen? o zaman nerede bulursun kendini? bulmazsın sen de kaybolursun kayboluruz… kaybettim kendimi bulamıyorum artık… yokum artık….

Kaybetmek...

Resim
İnsanlar neden tam bulduklarında hayatının dönüm noktasını hemen kaybederler??? Kaybetmemek için çabalasalar bile neden yine kaybederler… gizli bir hazine misali arayanın çok olduğu ama bulanın az olduğu adını ne koyarsanız sevgili arkadaş…. ama şu bir gerçek herşey kayboluyor kaybediliyor ama isteyerek ama istemeden ve bir ömür geçiyor anlamadan… hayatımın dönüm noktaları kaçırdım sanırım anladım ama elde tutamadım… bununla birlikte ruhumda kayboluyor yavaş yavaş hissettirmeden…………..

Yansıyan...

Resim
Yansıyan sadece yüzün olsa rüyalarıma…. başka bir şey istemem…. nedendir bilmiyorum ama bir kaç gecedir rüyalarıma giriyorsun…. hani insan korkar acaba bir şey mi oldu diye? hani senin bir yarındı bir zamanlar… anlarsın hala sende kalan bir parçadır o yüzden korkarsın tedirgin olursun…. ama arayamazsın bir gece vakti soramazsın nasılsın diye…. o gecelerin birinden bu mavi bir akşamı yakaladım gök yüzünde bütün masumluğu ile…. bir tek gökyüzü müydü masum olan? düşümden arda kalan aklımdaki fotoğraflardan cebimdeki kelimelere…..

İstanbul

Resim
sana bu akşam o kadar küfürler ettim ki anlatamam… hem doya doya izledim hem sövdüm hemde doyasıya içtim bu akşam… bütün dertleri hep sen verdin bana kederleri de hüzünleri de neşeyi de… hepsinin başının altından çıktı… ne kopabilmek mümkün senden ne yaşayabilmek… vazgeçebilmek ne mümkün senden… ama artık yeter… acıları yaşıyorum artık sende… artık yeter be  İstanbul’um… bu ne aşk ne ızdırap… nedir sen söyle bana…. Nedir?????

Galata Kulesi...

Resim
6 Haziran 1973 Pırıl pırıl bir yaz günüydü Aydınlıktı, güzeldi dünya Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden Kendini bir anda bıraktı boşluğa Ömrünün baharında Bütün umutlarıyla birlikte Paramparça oldu Bir adam benim oğlumdu... Gencecikti Vedat Işıl ışıldı gözleri İçi Bütün insanlar için sevgiyle doluydu Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa Kendini bir anda bıraktı boşluğa Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün Zaman durdu Bir adam düştü Galata Kulesi’nden Bu adam benim oğlumdu “Açarken ufkunda güller alevden” Çıktı, her günkü gibi gülerek evden Kimseye belli etmedi içindeki yangını Yürüdü, kendinden emin Sonsuzluğa doğru Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel Bir fincan kahve, bir kadeh konyak Ölüm yolcusunun son arzusu buydu Bir adam düştü Galata Kulesi’nden Bu adam benim oğlumdu Küçüktü bir zaman Kucağıma alır ninniler söylerdim ona “Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni” Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat 6 Haziran 19

Geriye kalan...

Resim
acımasızca geçip giden zamanda geriye kalan sadece yalnızlıklar oldu…..

Hiç bir şey...

Resim
Oysa ne umutlarım ne hayallerim vardı… Gelecek uğruna geleceğimiz uğruna… Yaşananlar bir düş gibiydi… uyanınca düşümden geriye hiçbir şey kalmadı… Acılar ve umutsuzluklar dışında…

Farklılık...

Resim
hayatımızdaki farklılıkların hangisinin farkına varabiliyorsun?  Yada farkettiğinin hangisinin değerini biliyorsun?

Korku...

Resim
korkuyorum anne al beni içine  alışamadım anne al beni yine  büyüdüm anne evler büyüdü  büyüdü pabuçlar yollar büyüdü  orduya istiyorlar savaş çıkar diyorlar  silah veriyorlar anne bana öldür diyorlar  yat diyorlar anne kalk diyorlar  beynimi yiyorlar anne beynimi yiyorlar  kapat televizyonu anne seni de kandırıyorlar 

Yalnızlık...

Resim
ismimi vermek istemiyorum… ismimi verirsem oda beni terk eder diye korkuyorum… Kuduz bir köpek kadar yalnızım… Yalnızlık… yalnızlık gece ayazında sabaha kadar beklemek gibidir… ısınmak için güneşin doğmasını beklersin ama o güneş hiçbir zaman doğmaz… Yalnızlık bulmadığın sevgiyi başka yerlerde aramak gibidir… ne yaparsan yap onu bulamayacağını bilirsin ama yinede denemekten vazgeçmezsin… onun boşluğunu hep başka şeylerle doldurmaya çalışırsın… yalnızlık aynı havayı soluyupta bir türlü yan yana olamamak gibidir… aldığın her nefeste onun kokusunu duymak istersin… ama yapamazsın… aldığın her nefes ciğerini acıtmaya başlar… yalnızlık dediğin eski bir sandalyenin gıcırdamasıdır yalnızlık…

Çocukça...

Resim
Benim sana olan özlemim... Küçük bir çocuğunki gibi... saf ve temiz... Bunu kirletmek ister misin? O zaman neredesin? Neden sensizim...

Ayrıntılar...

Resim
Ayrıntılar değil midir hayatımıza yön veren? Ayrıntılar değil midir hayatımıza değer katan? Ayrıntılar değil midir hayatımızı neşelendiren? Ayrıntılar değil midir kederlendiren?

Sonbahar...

Resim
Sonbahardı gittiğinde... Yapraklar bile terk etmeye başlamıştı ağaçları... Gittiğinden beri ilkbahar gelmedi hala... Daha kaç bahar geçmesi lazım... Dönmen için geriye...

Giderken

Resim
Bir bilsen benden giderken neler götürdüğünü... Geriye kalanın sadece yalnızlıklar ve hüzün kaldığını... Evet son vapur bu... Kimi beklemekte... Yalnızlığı mı? Ölümü mü?